Dans

Elektronik ve dans müzik sevdalısı milyonlarca genç, dünyanın dört bir yanındaki gece kulüplerinde kurtlarını DJ'lerin birbiri ardına sıraladığı elektronik parçalar eşliğinde dökedursun, maalesef çok azı bu müziklerin nereden geldiği, nasıl ortaya çıktığı üzerine kafa yormuştur. Dans müziğinin kökenlerine baktığımızda, cinsiyet eşitsizliklerinin ve seks ile alakadar tabuların hızla yerle bir edilmeye çalışıldığı hedonist 1970'li yıllardan kocaman, rengarenk bir disko topu belirir karşımızda. Disko müziğin popülerliğini kazandığı hızla kaybetmesiyle dans müziği, synthpop ve new wave etkileriyle farklı bir yan yola saptı. Yine aynı dönemde okyanusun öteki tarafından, Chicago ve Detroit şehirlerinden yayılan synthesizer tabanlı titreşimler, müzik tarihine damgasını vuracak nitelikteydi: house ve tekno müzik... Peki neydi bu synthesizer'lar, nereden geliyorlardı? Karlheinz Stockhausen gibi modern klasik müzik sanatçılarından ve Werner Meyer-Eppler gibi ileri görüşlü bilim adamlarından aldıkları ilhamla, yeniliklere açık bir düşünce yapısını Alman teknolojisiyle birleştiren Kraftwerk ve hemen sonrasında bu yolda ilerleyen diğer Alman gruplarla birlikte Brian Eno, elektronik müziğin en eski örneklerini çoğunlukla kendi tasarımları olan synthesizer'larla yaparak, bilgisayarlara da müzik enstrümanı anlamı kazandırıyorlardı. Synthpop ve R&B etkisinde geçen 1980'lerin dans pistlerinde, on yıllık dönemin sonuna doğru yeni seslere ve yeni tecrübelere acıkmış bir kitle belirmeye başlamıştı. Chicago ve Detroitli house prodüktörlerinden duydukları TB-303 ve TR-808 gibi synthesizer'ları ellerine geçiren 90'lar başı gençliği, özellikle Britanya'da bir döneme damgasını vuracak rave partileriyle dans müziğinin modern metodolojisini belirliyorlardı. 1990'larda son derece çeşitli elektronik müzik ve dans müziği türleri, farklı kollardan ilerlemekte ve minimal tekno, IDM, ambient, drum'n'bass, big beat ve garage gibi isimlerle anılmaktaydı. 21. yüzyıla geldiğimizde ise, Avrupa kıtasında sefasını sürmekte olan elektronik müzik, Amerika kıtasında nicelik ve nitelik açılarından pek de aynı ölçekte değildi; ta ki trance etkileşimli EDM ve dubstep gelene; David Guetta, Avicii ve Skrillex gibi isimler sihirlerini konuşturana kadar.